2 Eylül 2020 Çarşamba

Özgürlük

 


Özgürlük

Önce kocaman bir yürek taşıyacak
Sonra uğrunda savaşacaksın,
Sende yoksa o yürek
Boşuna sesini yükseltip bağırmayacaksın!

Bu yol bildiğin yollardan değil
Ne boynunu bük ne de eğil,
Kırıl, dökül, parçalan
Yaşamak ne mümkün,
Belki her gün ölmektir,
Çıktığın yoldan dönmemektir,
Ağlama asla, gözyaşlarını sil...

Bükülmeyecek bileğin öyle kolayca
Yorulmayacak sabrın zamansızca,
Başına değil, en sonuna varacaksın
O zaman mücadelenin kıymetini anlarsın,

Sözünde aynı, özünde aynı olacaksın
Ateşiyle  yandın ya yetmez, közünde de yanacaksın!
Özgür olmak kolay mı? 
Gerekirse küllerinden doğacaksın! 


Taşımak İsterdim

 


Taşımak İsterdim

Ayrılığı olmayışına değil varlığına,
Kırgınlığımı varlığına değil, yokluğuna,
Hasreti sonsuzluğa değil, geçmişe,
Aşkı geçmişe değil, geleceğe taşımak isterdim,

Gözlerini sağa sola değil, yalnızca bana,
Sözlerini uzaklara değil, yakınıma,

Saçlarını rüzgarla değil, omuzlarımda taşımak isterdim...

Zorlukları yakınına değil, uzağına,
Kolaylıkları uzağına değil, yanı başına,
Kalbimi başkalarına değil, yalnızca sana taşımak isterdim...

Sahipsiz cümleler

 


Sahipsiz cümleler

Bu satırları yüreğimin tarlasından topladım,
Biriken acılarımı yaktım gönül ocağında!
Hatırlıyorum geçmişi, dostlukları ve daha fazlasını,
Bana ait olmayan cümleler karıştı aralara,
Anlıyorum, geçmişte bıraktıklarımla konuşunca,
Uçabilmek mümkün olsaydı
Veya kuşlar gibi kanatlana bilseydim
Yuva bildiğim her yeri terk ederdim!

Bu yüzden benim değil bu yazılanlar,
Hiçbir zaman da bana ait olmayacaklar!
Kalbimin karanlık yüzünü aydınlata bilseydim
bir ışık olsaydı yaşadıklarım, yol gösterseydi,
Açabilseydik acıların düğmelerini
Rahat bir nefes alabilseydim!
Ey hayatın fermuarı bari sen sıkma!
Diyebilseydim…

Yine mi gözyaşlarım damlayacak,
Tekrardan mı başa saracağım filmi?
Değişsin istiyorum artık, hayatımın senaryosu, sahnesi!

Bana ait değil bu satırlar, sevmiyorum!
İçimde alevlenirken isyanlarım
Tavana bakan gözlerimi kısıyor
Başımı avucuma yaslıyorum,
Hey duyan yok mu sesimi benim?
Orada var mı kimseler?
Bu kadar zorluğu nasıl taşıyacağım?
Ve hüzün dolu satırları ne diye sahipleneceğim!

Keyifli cümleler kurardım eski zamanlarımda,
Sömürmezdi duygularımı geceler
Başımı çiviler miydim, ellerimin arasına?
Göğsüme saplanır mıydı yazdığım harfler!
Boyun eğer miydim, tehditkar anılarıma?
Kıvranır mıydım, sandalyede geceden sabahlara?
Ah dostum…
Aşkın her tonunda çiçeklerini toplardım
Çiçekleri aşkın tercümanı sayardım
Şimdilerde aşklarım ve acılarım koca bir isyan
Hasret ateş ben duman!
Acım sessizliğimdir,
Her yanım hasret, onu görüyorum ne yana baksam!
Zamanla unutulur bazı anlar
Herkesin ateşi bir başkadır
Tümünün de en büyük isyanı aşktadır!

Kelimeler gelir geçer damarlarımdan
Öyle sıradan değil, hepsi asi ve isyankar!
Bazılarına güneş doğar, bazılarına karanlık yağar
Bakma sahiplenemediğimize, öpüyorum satırlarımdan,
Tutup sırtından kaldırıyorum ayağa,
Unutulmuş olmasınlar istiyorum
Terk edilmiş gibi kalmasınlar
Kahramanca burada bulunsunlar
Cesur bir savaşçı gibi kol kanat geriyorum…

Yalnızlık Kişiye Özel

 Adem Güngör yorumuyla sesli de dinleyiniz...

https://youtu.be/gG63ZGz4-Oc


Yalnızlık Kişiye Özel

Bu gün bir yaş daha aldım
Yağmurlar gri mavi dertleri getirdiler
Çullandı üzerime mevsimler
Ne baharı sevebildim yeterince
Ne de tükettiğimiz kışı
Yanımda olsaydın konuşurduk
Sarılırdık güzelce, sessizlikle avunur
Hasret giderirdik
Susman bile bir başka olurdu
Sıkılınca,
Kanat çırpar uçardık alabildiğince
Canımız ne isterse yapardık
Belki bir kaç lokma sevgi yutar
Belki aşk dolu yeni mevsimler arardık
Bulduğumuzla yetinmez
Tüm yıldızlara bakardık

Şimdi gelmiyorsan, daha da gelme...

Zaten yalnızlık da iyidir,
Alışıyorsun zamanla,
Müptelası bile oluyorsun
Bulduğunda bol miktarda içeceksin,
Tüm damarlarında dolaşacak,
Sarhoş olacaksın bir güzel, çünkü yalnızlık kişiye özel...

Son Nefes

 


Son Nefes

Nasıl uyanırsan öyle gel!
Saçını toplama
Dağınıksa bırak öyle kalsın
Geceliğin buruşmuşsa umursama
Düzeltmek için kendini yorma
Koridordan sallanarak
Kapıdan ayılmadan 
Dudağının ruju olmasın varsın
Göz kalemine bile dokunma
Gerdanın açık saçık
Göğüslerin sallansın
Doğduğun gibi çık!
Yokluğun, sensiz çekilmiyor
Yalnızlığın rüzgarları fena esiyor
Durum fırtınaya yakın
Gecikme çok fazla,
Yağmura yakalanırsın!

Kapının dış yanında
Yolun sol kenarındayım
Tam zamanıdır, şimdi gel
Katran karası yalnızlıklarda
Aşkın havasındayım!

Zaman kaybetme,
Hızlıca çık
Olabildiğince acele et
Hayat devam etse de
Son nefesteyim farz et!

Can Baba

 


Can Baba

Daldırıp kovayı
Derin bir kuyudan çekerdin kelimeleri
Nasıl anlam kazanırdı ama
Ne eşsiz sözler dökülürdü insanlığa
Ne büyük aşklar saklıydı her damlasında
Su gibiydin, sel gibiydin, yağmur gibi…

Bazen merhametli, bazen şiddetli
Bakışların da değişirdi arada
Bazen keyifli, bazen öfkeli
Başka bir adamdın
Başka bir dünyanın adamı!

Ne diye aşıp geliyorsun dağları
Birkaç saatliğine mi derdin?
Her yanına vardığımda
Seninle birkaç dakika
Koca bir ömre bedeldi
Bunu sen asla bilmemiştin…

Bir resmimiz olsun
Ne var sanki dediğimde,
Elini koyup sol omzuma
Bi’siktir git, sokayım resmine
Böyle şeyler isteyeceksen
Bir daha yanıma gelme demiş,
Bir güzel azarlamıştın…

Türk solu der
Anlatırdın memleketi
Uzun değil, kısa konuşurdun
Sıkça düşünür, doldururdun kadehi
Hep yedeği olurdu sigaranın masada
Her şeyin yedeği vardı da,
Bir senin yoktu Can Baba…

Şimdi ne zaman gitsem, gözlerim seni arar eski Datça'da!
Ne zaman 12 Ağustos gelse, bir ağırlık çöker omuzlarıma!  

Yoldaş

 


Yoldaş

Yorgunum be yoldaş

Dışarıda hırçın bir gürültü
Zaman durmaksızın ilerliyor
Herkeste ayrı bir telaş
Şurada, bir kahve içeyim dedim
Onun da gün geçtikçe lezzeti kaçıyor!

Üç beş bebe dolaşıyor sokakta
Peşinde bir çift ana baba
Büyütmek için uğraşıyorlar,
Bilmiyorum, gelecekten ne bekliyorlar?
Bak yaşımız kaç oldu,
Taşıyamadık yarınlara içimizdeki umudu!
Değer mi, diye soruyorum bazen
Şu adam olmaz ruhuma!
Eşitlikmiş, adaletmiş, hakmış, hukukmuş!
Sanırım hepsi boş ve bayat
Böyle sürüp giderken hayat
Gel de sen bunu bana anlat!

Yorgunum be yoldaş
Bitmiyor içimde kırgınlıklar
Zaman dursun istiyorum
Donup kalsın, ne var ilerlemese
Dudaklarımda hep aynı hece
Zaten durmamış mıydı, geçmişte?
Saat dokuzu beş geçe!

Boşuna yaşıyor,
Boşuna dertleniyoruz,
Aklım şaşıyor
Böyle kederli ve dertliyken
Nasıl da aldırmıyoruz!

Artık ne hatıralar var ne de anılar
Yine de mıhlanmış kalmışız geçmişe!
Bizim yolumuz Ata’dan yadigar
Umudumuz gençlikte! 

İnsan

 


İnsan

Hepimiz ölürüz, hem de her gün,
Sonra yeniden doğar, adım atarız yaşama,
Kimi ruhunu taşır içinde
Kimisi ruhsuzluğunu
Hepimiz aynıyız aslında,
Ortak dertlerin odak noktasıyız
Kimi şanslı gelir dünyaya

Kimisi tersinden bakar yaşama!
Biri düşerken hep dört ayak üstüne,
Diğeri, duvara toslar her seferinde

Aşklarımız da benzer birbirine
Kimi kavuşur sevdiğine
Kimisi ömür boyu çarpışır
Sevdiğinin hasretiyle!
Birisi sarılıp uyurken,
Diğeri kıvranır yatağında,
Umutsuz ve uykusuz gözlerle
Bazısı, kıymet bilirken
Bazısı kaybeder elindekini,
Tutmaya çalıştıkça parçalanır
Parçalandıkça ufalanır,
Tıpkı, tükenen yaşam gibidir
Yüreklerde saklanan sevdalar
Gün geçtikçe eksilir ve tükenir…

İsimlerimiz de benzer
Kimi Mehmet, kimi Ahmet,
Kimisi Aybüke, kimisi bilmem ne!
Oysa ortaktır isimler, farklı yaşamlar olsa da!
Kimi lüks içinde yaşarken konutunda
Kimisi yokluk içindedir çadırında!
Mehmet düşkünken rahatına,
Diğer Mehmet, sefildir şehrin ortasında!
Ahmet sevilirken delice
Diğer Ahmet sevilmez, çok istese de
İsimler aynıdır, yaşamlar farklı
Fakat hepsi de insandır

Önemli olan nasıl yaşadığın,
Ne için yaşadığındır
Şimdi, sor kendine
İyi misin, yoksa kötü mü?
Doğru musun, yoksa yalan mı?
Karar ver dilersen burada
Gözden geçir hayatını
Necisin ve kimsin?
Kim verir en doğru kararı?
Buna karar verebilecek misin?
Nedir bu işin doğrusu?
Yeri gelmişken söyleyeyim,
Vardır bu işlerin de sorgusu,
Şimdi hazır mısın, cevaplamaya?
Çalışabildin mi, dersine?
Yanlış olursa cevapların
Her şey döner tersine!
Yaşadığın hayattan
Sadece kendin sorumlusun
Doğru yaşadığın kadar mutlusun!

Vardır mutlaka hatalarımız,
Hepimiz sonuçta insanız,
Her şeyi unut, şunu asla unutma,
Farklı olsa da inançlarımız,
Hep aynı yere çıkar yollarımız
Hepimiz ölümcül hastalarız!

Emek

 


Emek

Ne kadar kaçarsan kaç,
Nerede doğduysan, hep oraya dönmek istersin
Ve şartlar seni sürükler en başa,
Nereye, neden vardığını hatırlamazsın,
En güzel aşklar yaşarken değil
Ayrılırken belli olur,
Haydut bir sevgiliyse uğruna uğraştığın
Bozulacaktır mutlaka yaptığın planların,
Bırakacaksan, daha baştan bırakacak
Yakacaksan gemileri, o limanda yakacaksın!
Açıldın mı, denize kurtuluşun olmaz
O durumdan seni kimse kurtaramaz,
Ama yine de üzülme!
Bir şey olmuyorsa, olmayacaktır
İşler senin istediğine değil, varacağı yere varacaktır!

Bir amacın olacaksa hayatında,
Sonunda ölüm olduğunu bileceksin,
Ölmek de öyle kolaydır sanma
Önce dost sandıkları öldürür insanı,
Güvendikleri yaralar en hassas yerinden
Her çabaladığında biraz daha derine inecek,
Her kazandığını düşündüğünde kaybedeceksin
Kimse kaderini zincirleyemez
Kader’e inanıyorsan boynunu bükeceksin,
İnanmıyorsan, isyanınla yürüyeceksin!
Yaşamın gerçek yanı bu
Yalnız geldin dünyaya
Yine yalnız ve sessizce çekip gideceksin!

Çoğu zaman sevgiyi öldürür kişi
En azından öldürdüğüne inandırır kendisini,
Çünkü, aşkı öldürmeden, önce sevgiyi haklamalısın,
Unutma ki aşkı hep yaşatmak zorundasın!
Sevgi ölmez, kişinin aklında da, kalbinde de yaşar,
Aşk kaybeder yolunu, daima şaşar!
  
Umudunu yitirmek yıkar dağ gibi kaleleri,
Bir kez yıkıldı mı, tamiri mümkün olmaz!
Su akar yolunu bulur derler, fakat bilmezler
Zaman suyunun yolunu isteseler de değiştiremezler!

Kaybedecek şeyleri olur kişilerin, onur gibi, ömür gibi
Bazen kaybeder insan uğruna yaşadığı sevdasını
Yok diyenler her zaman yalan söyler!
İnanma sen bunlara ama inançsız da olma,
Vardır her canlının kimseye veremediği bir sırrı!
Anlatamadığı, kalbinin derinlerinde sakladığı,
Kimi aşkını saklar, kimi sevdiği başkaca şeyleri
Mutlaka saklar en gizli yerinde değer verdiklerini!
Öyle saklar ki, kendisi bile gün gelir unutur
Değiştirdiğini sanır yerlerini, oysa değişmez, hala oradadır
Bunu da unutur zamanla ve her şeyi siler atar aklından,
Oraya nasıl vardığını merak edecek olanlara
Yola neden çıktığını hatırlatmalısın,
Ne olursa olsun, haksızlığa göz yummayacaksın!

Hayatta, sevgi de, aşk da, ayrılık da, nefes almak da emek ister…

Mutluluk

 


Mutluluk

Mutluluk nedir?
Hiç düşündün mü?

Sevmek mesela, bir oyun değil,
Gerçekten sevecek ve inanacaksın,
Bir elma kurdu gibi
Dışarısıyla ilgin olmadan, derinlere sığınacaksın,
Ama tüketme sakın, sığındığın yüreği,
Herkes yok etmeye çalışacak, sen yaşatacaksın…


Var gücünle sevecek, aşk için nefes alacaksın!
Sevdanı kimseden gizlemeyeceksin,
İmrenerek bakacak insanlar gözlerine,
Karanlıkta bir yıldız gibi parlayacaksın,
Dünya dışı olacak duyguların
Ne varsa alışılmış, hepsini bozacaksın,
Yapmacık sevdalar değil anlatmak istediğim
Ruhunu, diğer ruhun omuzlarına yaslayacaksın!
Ne zaman ihtiyacı olsa sana
Gece gündüz demeden koşacaksın,
Bir doktor gibi özen gösterecek
Bir mimar gibi detaylarla uğraşacaksın
Gerekirse terzi olacak dikeceksin
Gerekirse çöpçü olacak süpüreceksin!

Eksiğine gediğine bakmayacaksın,
Varsın renkli olmasın gözleri
Varsın, kötü koksun taşıdığı teni
Öyle bir çekeceksin ki içine
Ciğerlerin dolacak terinin kokusuyla
Dili lal, gözü kör olsa da
Sevgiyi hak edene sunacaksın
Kıymetli olacak duyguların,
Öylesine ortalığa saçmayacaksın!
Hak edenle yürüyecek,
Değer verdiklerinle gülüşeceksin,
Hak etmeyene bir saniye bile vermeyeceksin!

Hataların bulunsa da geçmişte,
Unutacak hepsini, geleceğe bakacaksın
Mazide yaşamayı bırakacak
Kalbini taze aşklar için taşıyacaksın,
Kimse sokmasa bile sevdasını ateşe
Sen pat diye sokacak, sonuna kadar yanacaksın,
Olsun varsın yaşın biraz ileri
Belki yirmi beş otuz, belki de elli
Kimin ne kadar yaşayacağı nereden belli?
Daha on sekizinde gibi olacak hücrelerin
Kaybetmeyeceksin asla keyfini
Gülümsemeyi özümseyecek,
Hiçbir konuyu dert etmeyeceksin
Hayat devam ediyor, dünya dönüyor
Her şey insan için, bunu böyle bileceksin!

Kimi önünde bulur sofrayı,
Kimi arasa da bulamaz tek bir lokmayı!
Açıktaysan, geçir sırtına bulduğun hırkayı
Ne çıktıysa bahtına şükür edeceksin
Daha kötüsü de olabilirdi, diyebileceksin,
Dünya bu, kime kalmış ki, sana kalsın?
Sanma ki bu hayatta acıları yaşayan bir sen varsın!
Bilmelisin ki, herkesin derdi büyüktür kendine
Böbürlenip dolaşmak söyle senin neyine?
Alçak gönüllü ol, kazan çevrendeki kalpleri
Kötülüğe düşmesin yolun, iteliyor olsa da birileri!
Var gücünle adımla, doğru olan yollarda,
Asla uyanma sakın, tek gecelik kollarda
Eşin de bir olacak, işin de bir
Nerede çokluk varsa, insanlar, orada hep kaybetmiştir!
Az olsun, öz olsun, bırak başkalarına göre boş olsun
Sen gönlünü dolu tut, gerisi orada, öylece dursun!

Erkeksen de ağla, sakın çekinme, rahatla
Kim demiş erkeler ağlamaz diye, hepsi palavra!
Ne erkekler gelip geçti bu hayatta, ağladılar ulu orta!
Kadınsan korkma, cesur ol erkekten eksiğin ne?
Belki de çok daha fazlasın, ona göre birçok konuda!
Ne erkek kadınsız, ne kadın erkeksiz olur bu hayatta
Saygılar da, sevgiler de karşılıklıdır,
Yaşamlar da ortaktır aklından çıkarma

İçtiğin bir fincan kahveden keyif almayı unutma,
Tadını çıkarmayı bil, yudumlaya bildiğin tek damla suyun,
Kıymetini bil içine doldurduğun nefesin,
Dünya senin olsa ne,
Sağlığın yoksa kalmaz yaşamak için hevesin!
Güvenilir olsa da kişiler, tedbiri elden bırakma
Bırakma ki, taşınabilsin geleceğe umudun
Hayattan “keyif almaktır” zaten tüm mutluluğun!

Şaşkınım Bu Aralar

 


Evet kafam güzel
İçmişim sırılsıklam
Sarhoşum üstelik
Ne olmuş yani
Şişelerle dolmuşsa masam!
Geldin donattın da yok mu dedim?
Uzattın ellerini de
Boş mu bıraktım?

Yokluğunda derbeder geceler
Yıldızlar çekip gitmişler hepsi kayıp
Dudağımda titriyor
Sakladığım cümleler
Dağıtayım mı ortalığa atıp
Zaten kafam acayip,
Gitmek geliyor içimden
Bilmediğim şehirlere
Ardımda gemileri yakıp
Dolaşayım istiyorum sokakları
Tekme atayım istiyorum 
Yaşadığımız ayrılıklara
Bir kere de son olsun
Bitsin be
Ne olursun!

Sevmiyorum dediğimde
İnandın mı?
Unuttum diye söylendiğimde
Gerçek sandın mı?
Aklını yorma 
Düşünme sen bunları
Benimkisi koca bir palavra! 
Ben git desem de
Sen ortalıkta bırakma! 
Anla halimden işte
Şaşkınım bu aralar
Ve dağınık...

Özgürlük

  Önce kocaman bir yürek taşıyacak Sonra uğrunda savaşacaksın, Sende yoksa o yürek Boşuna sesini yükseltip bağırmayacaksın! Bu yol bildiğin ...