Aşk hala aynı diyenlere şaşırıyorum…
Hele ki, bu zamanda aşklar asla “aynı” değil. Aşk’ın da
zamanı olur mu, demeyin. Her şeyin bir zamanı var olduğu gibi, aşkın da
gerçekten var olduğu ve sonradan deforme olduğu zamanlar vardır. Ben bu
zamanlarda yaşanan birçok aşkın, deformasyona uğramış olduğunu düşünüyorum. Her
ne kadar sabırlı ve kanaatkâr “âşıklar” hala görülüyor olsa ve yaşanıyorsa da,
bu zaman, aşkı da dişlerinin arasına almış ve geviş getirmektedir.
Gerçi bu tür âşıkların aşkları da “platonik” olarak
değerlendirilerek, aslında aşk olarak kabul görmüyor da diyebiliriz.
Aşık bekleyen, sabreden, azimli ve sağlam yüreklidir. Öyle
hemen kırılmaz, küsmez, darılmaz, bitti demez, sürdürülebilir bir mecradır onun
için aşk, asla sonu gelmez. Elbette ki bunun karşılığında duran yürek sahibi de,
kadir kıymet bilen birisi olmalıdır. Yoksa kıymetsiz birisine aşık olmuşsun,
kırk yıl sabretmiş beklemişsin, hiçbir anlam ifade etmez o bekleyiş ve aşk!
Bir arkadaşım sormuştu aşk nedir diye “mektup” demiştim.
Mektup, aşkın olmazsa olmazıdır, mektup yoksa aşk da yoktur. Hani aşkını göster
dese birileri, çıkarıp tozlanmış mektupları atabilmelisin ortalığa!
Yazdığın mektupların yoksa aşkın da yok demektir! Daha
kuvvetli aşklar önce mektupları yazdırır, sonrasında şiirleri. Yani mektup ve
şiir varsa, aşk da vardır. Sizin için birileri birkaç satır mektup yazıyor,
altına da size özel üç dört mısra karalıyorsa, biliniz ki, sizi gerçekten seven
ve size aşık olan bir aşık var karşınızda!
Şimdilerde mektuplar unutuldu, şiirler de, yalnızca bazen
karşılaştığınızda “vay be” diyebileceğiniz âşıkları ve aşkları konuşmaktan
öteye gidemiyorsunuz, haksız mıyım?
Yemeklerin, yoğurtların, meyvelerin bile, tadının değiştiği,
değerlerin yitirildiği günümüz dünyasında, aşkların sağlam kalacağını düşünmek,
pek sağlıklı bir düşünce olmasa gerek!
Şimdilerde âşıklar akşama kadar mesajlaşıyor, yazışıyor,
gülüşüyor, konuşuyor, eğleniyor. Size bir sorum olsa burada, acaba kaçımız buna
cevap verebilir? Cidden, hepimiz yazışıyor, mesajlaşıyoruz, hangimizin aklında
kalıyor yazdıklarımız, yolladıklarımız veya aldığımız mesajlar?
Demem o ki, her şeyin olduğu gibi, aşkın da suyunu çıkardık
ve tadını kaçırdık! Aşktan geriye hiçbir şey kalmadı, sahte duygusallıklar,
sahte sevgiler, sevgililer ve sahte düşünceler dışında! Oysa eskiden yazılan
her satır bir değerdi, kaybolmaz ve yok olmaz yanları vardı yazılanların. Kişi
unutsa, kâğıtlar ve kalemler unutmazdı, şahidi vardı aşkların, kalem ve kağıt
gibi…
Ne zaman ki dijitalleştik, sevgilerimiz de, aşklarımız da,
dijital bir şekilde saydamlaştı, monotonlaştı!
Bugün hayatımızda ciddi ve gerçek bir değişiklik yapalım mı?
Eşinize, sevdiğinize, çocuğunuza veya bir yakınınıza birkaç
satır yazıp yollayalım mı? Bakalım nasıl bir tepki alacağız, bunu yaşayalım mı,
ne dersiniz? İlla ki yollamak zorunda da değilsiniz, onların görebilecekleri
bir yere bırakalım o bile yeter...
Emin olun, alabileceğiniz, en pahalı hediyeden bile daha çok
mutlu edecektir o birkaç satırlık mektup, deneyin ve görün istiyorum…
Çocukken çok hevesli olduğunuz mektup yazma tutkunuzun ne
büyük bir nimet olduğunu görecek ve şaşıracaksınız…
Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler.org
www.reklammarket.net
www.reklammarket.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder