Günlerden çarşamba olunca ortalık da renkli oluyor haliyle... Pazar kuruluyor bu gün memlekette, renkli sahneler var anlayacağınız.
Meyveler zaten renkli ama satıcılar da oldukça renkli, durum böyle olunca bir renk cümbüşü sarıyor etrafı. Yalnız pazarcılar mı renkli olan, müşteriler de bir o kadar renkliler elbette...
Üzümü fiyatlı bulanlar kadar, ucuz bulanlar da var, karpuzu ucuz bulanlar kadar çok pahalı olduğunu düşünenler de kısacası, herkesin dünyası farklı, herkesin kazancı farklı, herkes farklı...
Peki, bu farklılık bir sorun yaratıyor mu, yaratmıyor, yaratsa bile küçük diyaloglarla geçiştiriliyor. Pazar yerinde yaşananları hayata indirgersek sanıyorum bir çok sorunun da üstesinden gelebiliriz.
En basit şekilde çözülebilecek farklılık sorunlarını karşımıza dağ gibi büyüterek getirenler aslında tüm farklılıklardan daha da farklı, onların belli başlı amaçları var ve onun üzerinde çalışıyorlar...
Peki, farklı olan bizler, diğer farklı olanlara karşı ne yapabiliriz, bunun üzerinde düşünmeli ve çalışmalıyız.
Öncelikle farkın ne olduğunu iyi tespit etmek gerekiyor, eğitim mi, sosyal yapı mı, konuşulan diller mi, anlatma biçimleri mi, olayları yorumlama biçimleri mi yoksa bunların dışında adı konmamış bir şekil mi var karşımızda, bunun tespitini yapmalıyız...
Siz ne düşünürseniz düşünün, neyin hesabını yaparsanız yapın, evdeki hesap, çarşıya uymuyor, bunu iyi bilmek gerekir. Bunu bildiğiniz ve kabul ettiğiniz zaman, işler daha kolay, hayat biraz daha çekilebilir oluyor.
Karpuzun veya üzümün neden pahalı veya ucuz olduğunu düşünmek yerine, sizin gerçekten bunlara ihtiyacınız var mı, bunu düşünmeniz gerekiyor. Pahalıysa eleştirmeye gerek yok, ihtiyacınız olanı kadarı alırsınız olur biter. Olmadı almazsınız, alamadığınız için de kimseyle çatışmaya gerek yok.
Daha olmadı dönün arkanızı sessizce basın küfürü içinizden rahatlayın, iyi gelir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder