11 Ekim 2011 Salı

Sakın anneme söylemeyin…


Sözleri,
Kalbe batırılan, keskin bıçak gibiydi...

Bana aldığı,
Mavi gömleğin üzerinde,
Arkasına, ismimin karalandığı zarfı buldum...

...

Karanlık bir patikada ilerler gibi,
Ayaklarının takılacağını bilerek,
Çekip gitmişsin…

Nasıl geçti yolculuğun?
Boğaz içinden mi,?
Fatih köprüsünden mi, geçtin?
Yoksa,
Yeni kapı’ya mı indin?
Sarı bir taksiyle mi,?
Hususi arabayla mı, karşıladılar?


Ruhun bedenden ayrılması gibi,
Yığıldım olduğum yere,
Utandım kalbimden,
Neden diye, düşünme,
...
Sana sahip çıkamadım,
Gidişine engel olamadım belki,
Oysa…
Utanması gereken,
Ben miydim?

Dalgalıydı deniz,
Çiziktirirken bu satırları...
Sağda solda, insanlar ve kalabalık,
Oysa ben yalnızdım...
...

Kaç yıl geçti aradan?
Üç, beş, sekiz?
Aklım karıştı şimdi...
...

Adın neydi senin?
Hale mi, Jale mi?
Yoksa Betül mü?
Neyse,
...

Anımsayamadım,
Zaten önemli değil,
Kim olduğun,
Önemli olan,
Ne olduğum…

Şikâyetçi değilim,
Yanlış anlama,
Tek korkum,
Annemin duyması,
Duyarsa çok üzülür,
O şahittir,
Her gün nasıl eriyip,
An ve an tükendiğime,
Yufkadır, yüreği kaldırmaz,
Bir kez daha duyarsa,
Bu sefer dayanamaz,
….


Onu hala sevdiğimi,
Sakın anneme söylemeyin…


Ozan Muhammet Candan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Özgürlük

  Önce kocaman bir yürek taşıyacak Sonra uğrunda savaşacaksın, Sende yoksa o yürek Boşuna sesini yükseltip bağırmayacaksın! Bu yol bildiğin ...