Sahipsizliğini düşündü bir süre oturduğu tahta iskemlede. Sonra,
sahip olması gerektiklerini hayal etti. Kalktı oturduğu yerden, yürümeye
başladı, adımları artık taşımıyordu onu. Yol üzerindeki taşlar kadar çoktu
korkuları aşk’a karşı. Aşk’tan kaçmaya çalıştıkça, ayağına dolanan taşlar gibi,
dolanıyordu yüreğine aşklar!
O aslında sevmek taraftarı değildi, belki sevilmek
yeterliydi çelimsiz yüreği için. Çünkü onun yüreği, sevmek denen ağır yükü
kaldırabilecek kadar güçlü değildi!
Sevmek ciddi bir işti, ciddi olduğu kadar, güçlü bir yürek,
sağlam bir duruş gerektirirdi! Zamane aşklarını ve aşıklarını anlamaya çalışıyordu!
Onun tabiriyle aşk, yalansız, dürüstçe ve çıkarsız olmalıydı! Birisinin yüreğine
sahip olmak, birisine sahip olmak için, gerçekleri saklamak, bu zamanın bir
getirisi miydi? Çok yabancısı olduğunu anladı bu zamanın! Rüzgar yalayıp geçti
yanaklarını. Gözünden düşen birkaç damla yaşın, buz gibi olduğunu hissetti.
Yakalarını kaldırdı eskimeye yüz tutmuş olan montunun…
Aslında soğuk değildi ama üşüyordu!
Aslında soğuk değildi ama üşüyordu!
Havanın kararmasına birkaç saat vardı. Ortalığın tenhalığı,
günlerden Pazar oluşundan olsa gerekir, diye düşündü. Aslında, işine yaramıştı
bu durum, ağladığına şahit olan birileri olsaydı, aynada bile kendine bakamazdı
utancından! Utanmakta haklıydı, hayatta tek istediği, kendine ait bir yuvasının
olmasıydı. Sırf bunun için sevmez miydi, sevilmez miydi, insan denen yaratıklar?
Neden her seferinde yeni sürprizler
yaşatıyordu, hayat! Tüm doğa, işi gücü
bırakmış, sanki onunla uğraşıyordu! Öyle değilse bile, şu an, öyle olduğunu düşünüyordu. Çaresiz kaldığını düşündüğü zamanlarda, düşünmeye ihtiyacı olurdu
ve bu bir sigara daha içeceği anlamına geliyordu.
Cebindeki paketten bir sigara daha çıkardı, yakmaya çalıştı
ama olmadı, kaldırıp attı çakmağı sol taraftaki kayalıkların oraya. Denizi de
artık sevmeyecekti, artık hiçbir şeyi sevmemeliydi! Yolun sonunda olan
bakkaldan, yeni bir çakmak almaya girdi.
Bakkal başka bir ihtiyacı olup
olmadığını sorduğunda, çekip gitmek istiyorum, dedi! Bakkal suratına bakarken, o çoktan adımını
atmıştı sokağa.
Keşke şu bakkaldan çıkıp gitmek kadar kolay olsaydı, tüm
sorunların içinden çıkmak, dedi ve yürümeye devam etti…
Hoşça kalın…
Ozan Muhammet CANDAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder