Uzun ve yorucu bir Pazar günüydü. Aslında güne unutkanlıklarla başladım, yorgunlukla tamamladım. Saatler gece yarısı bir saat ileri alınacak, bunu bilmeme rağmen, unutmuşum. Bir arkadaşımızın evi taşınacak, üstelik Pazar günü ve saat on gibi buluşacağız, unutmuşum. Bu gün nasıl olsa Pazar ve akşama kadar yan gelir yatarım diyerek bir saat yaptığım sporumu uzatmışım, iki saat yapmışım, bir de üzerine taşınma işi çıkınca, siz düşünün artık gerisini.
Bazen unutkanlıkların ve dalgınlıkların bedeli çok ağır ödenir, ben sadece yorgunlukla ödediğim için, şanslıyım. Unutkanlık kadar insanı zor duruma düşüren, sıkıntıya sokan ve hatta telafisi olmayan birçok sonuca götüren, daha kötü bir şey var mıdır, hayatta? Aslında unutkanlık üzerine o kadar çok hatıram var ki tamamını yazacak olsam, oldukça kabarık bir kitap olabilir, abartmıyorum, gerçekten öyle. Peki, bu bana has bir durum mu, düşünün bakalım bu güne kadar unuttuklarınızı, yazsanız alt alta, dediğim kadar olur mu, olmaz mı? Sizlerin de unutkanlıkla ilgili anıları mutlaka vardır, paylaşalım o zaman…
Unutkanlıktan uzak günler yaşamak dileğiyle, hoşça kalın…
Ozan Muhammet CANDAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder